12:02 - Yabancılara konut satışında rekor!
15:11 - Elektrikli süpürge devi otomobil üretecek!
14:15 - TÜRGEV’in sunucuları hacklendi!
12:59 - Twitter’da devrim gibi yenilik!
13:02 - Kaybolan Honor modelini bulana ödül!
11:23 - Uzun zamandır beklenen Samsung Galaxy A8 güncellemesi geldi
15:06 - YSK’dan flaş KHK’lı seçmen kararı!
Maliye Bakanı Naci Ağbal sahil bölgelerindeki turizm tesislerinin menkul kıymetleştirme yoluyla Varlık Fonu bünyesine alınacağını kaydetti
Maliye Bakanı Naci Ağbal, ekonomi aktörlerinin bugünlerde en fazla merak ettiği Varlık Fonu’nun yapısına ilişkin de bilgi verdi. Bakan Ağbal’in verdiği örnek fonun nasıl oluşturulacağının ipucunu da vermiş oldu.
Varlık Fonu uygulamasında Türkiye’nin pasif durumdaki varlıklarının aktif hale getirileceğini kaydeden Ağbal, “Örneğin Maliye Bakanlığı’nın elinde sahil bölgelerinde çok sayıda turizm tesisi var. Bunlar irtifa hakkı ile işletmecilere verilmiş yerler. Biz onlardan yıllık kira alıyoruz. Büyük bir varlık ama şu anda pasif. Biz bunu fon bünyesine devredersek tamamen profesyonel yönetim ilkelerine göre bu varlık menkul kıymetleştirilebilir. Gelirler de bu menkul kıymetleştirme yoluyla toplanabilir” diye konuştu.
OTOMATİK BES VARLIK FONU İÇİN OLUŞTURULMADI
Diğer yandan en çok merak edilen bir başka konu 13 milyon çalışandan brüt ücretlerinin yüzde 3’ü düzeyinde kesilecek olan otomatik BES’te toplanacak fonların Varlık Fonu’nun içine konulacağı iddiası. Konu biraz geçmişteki fonlar gibi toplanacak fonların devlet tarafından büyük projeleri yapmak için çalışanlardan toplanacak paraların kullanılacağı veya istismar edileceği şeklinde algılandığı için önemli. Bakan Ağbal’ın açıklamaları Varlık Fonu’nun otomatik BES’e bel bağlayarak kurulmadığını yeterli derecede açıklıyor.
AKTÖRLERDEN SADECE BİRİSİ OLACAK
Öncelikle gerek mevcut gönüllü BES fonlarının gerek 2017 başından itibaren oluşacak otomatik BES’te fonların profesyonel şirketler tarafından yönetileceğini vurgulayan Bakan Ağbal, şunları söyledi: “Bu fonlarla ilgili önemli kurallar var. Burada değişik alternatifler var. Örneğin standart fonlar bono-tahvil gibi olabildiğinde sabit getirili enstrümanlara yatırım yapmak zorunda. Ancak örneğin Varlık Fonu öyle bir enstrüman üretir ki emeklilik şirketleri profesyonel bir yaklaşım ile fonu burada değerlendirebilir. Bu profesyonel yöneticilerin bileceği iş. Ancak şunu mutlaka belirtelim ki Hazine tasarruf sahiplerinin paralarının riski düşük getirisi yüksek varlıklarda değerlendirileceğine dikkat edecek. Bu nedenle Varlık Fonu piyasadaki aktörlerden herhangi birisi olacak.”
DIŞARIDAN KAYNAK BULACAK
Varlık Fonu’nun yapısı ile ilgili bilgiler de veren Ağbal, “Varlık Fonu uluslararası iyi uygulamalar örnek alınarak düzenlenecek. Bu fon yurtiçi ve yurtdışı piyasalardan kaynak temin edecek. Böyle bir şirketin kaynak temin etmesinin birinci yolu özel sektör mantığı ile çalışacak, kurumsal yönetim ilkelerine göre yönetilecek, mali tabloları uluslararası denetim şirketlerinin denetiminden geçecek ve şeffaf olacak” dedi.
LİMAN ARIYORSANIZ EN GÜVENLİ LİMAN TÜRKİYE
Vergi barışında peşin ödeme indirimi nedeniyle başvuruların daha fazla olacağına inandığını söyleyen Bakan Ağbal, taksitlerde de faiz oranlarının düşük olduğuna dikkat çekti. Varlık barışı düzenlemesiyle ilgili olarak 2018’de ülkelerarası bilgi paylaşımının devreye gireceğini anlatan Ağbal, artık ülkeler diğer ülke vatandaşlarının vergi ile ilgili bütün bilgilerini paylaşacağını ifade ederek, “Vatandaşlarımıza çağrıda bulunuyorum. 2018’de dünyada sistem değişiyor. Gelin kendi ülkenizde yatırım ve üretim yapın. Paranızı burada değenlendirin. Güvenli liman arıyorsanız en güvenli liman Türkiye” dedi.
AKARYAKIT VERGİSİ İNER Mİ?
-Akaryakıt ve cep telefonları üzerindeki vergi yükü düşürülecek mi?
Ne zaman Türkiye’de gelir ve kurumlar vergisinden gelişmiş ülkelerdeki kadar vergi alırsak o zaman akaryakıttaki vergi ile ilgili konuşabiliriz. O zaman akaryakıttaki vergi indirimi söz konusu olur.
İŞ DÜNYASI DAHA ÇOK GÜVENİYOR
-Darbeye karşı iş dünyasının duruşu size göre nasıl oldu?
Öncelikle iş dünyasına ve bankalarımıza teşekkür ediyorum. Gerek darbe girişimi karşısında gösterdikleri demokrasiye inanç, gerek darbeye karşı demokrasi ve hukuk devletinden yana dik duruşları takdire şayan.15 Temmuz gecesinden itibaren sivil toplum örgütleri, işadamları bankalarımız demokrasiye, devletine, cumhuriyetine sahip çıktı. O günden bu güne işadamlarımızın ülkemize olan güveni daha da fazla arttı. Bu süreçte tüm toplum darbe girişimine karşı ortak tavır sergiledi. Ben hem işadamlarına hem bankacılara tutumlarından dolayı teşekkür ederim.
“BATI’DAN LİKİDİTE AKIŞI KESİLMEYECEK”
Son günlerde açık açık dillendirilmese bile özellikle finans dünyasının kafasındaki soru işareti darbe girişimini destekler tutum alan Batı dünyasının Türkiye’nin ihtiyacı olan dış kaynak ihtiyacını yani likidite akımı konusunda olumsuz bir hareket içinde olup olmayacağı. Bakan Ağbal “Batı dünyasının darbe girişimini destekleyen tutumu ekonomiye yansır mı? Dış kaynağa ihtiyacı olan Türkiye’ye bu ülkelerden likidite akışını kesilir mi veya azalır mı” sorumuza şu cevabı verdi: “Türkiye büyümesini devam ettirmek durumunda. Bu nedenle tasarruflarımız da yeterli olmadığı için bizim mutlaka dış kaynak kullanmamız gerekir. Şu anda global atmosfer gelişmekte olan ülkeler lehine. Yatırımcılar gelişmiş ülkelerdeki negatif faizler nedeniyle gelişmekte olan ülkelere doğru yönelim içinde. Son 1 aydır ciddi anlamda bir akış söz konusu. Eğer 15 Temmuz darbe girişimi olmasaydı Türkiye bu akıştan en fazla yararlanan ülke konumunda olacaktı” dedi.
YATIRIMCIYA CAZİP FIRSAT SUNUYORUZ
Darbe girişiminin etkilerinin hızlı bir şekilde bertaraf edildiğini kaydeden Ağbal, “Dövize, borsaya bakarsak durumun normalleştiğini görüyoruz. Yabancıların Türkiye’ye ilgisi de devam ediyor. Gerek faiz oranları gerek borsamızda firma değerlerine bakıldığı zaman yatırımcılar için cazip fırsatlar var. Yatırımcı da bunu takip ediyor. Darbe sonrası Batılı ülkeler kendi anlayışları ile uygun olmayan tavır sergiledi. Bence çok kısa süre içinde yanıldıklarını görecekler. Görmeye de başladılar.
Türkiye’nin hem bölge hem demokrasi için ne kadar önemli ülke olduğunu görmeye de başladılar zaten. Ülke olarak Avrupa Birliği üyeliği bizim için bir hedeftir. Gümrük Birliği’nin genişlemesi ve AB üyeliği çalışmalarını artırarak devam ettirmek istiyoruz. Türkiye’nin Batı ile olan ilişkileri gittikçe gelişecek” şeklinde konuştu.
GÜZEL ORTAMIN KIYMETİNİ BİLELİM
-15 Temmuz’un Türkiye ekonomisine bundan sonraki yansıması nasıl olacak?
Bugün artık herkes gündelik tartışmalarının üstüne çıkarak bir daha böyle olayların yaşanmaması için ne yapabiliriz noktasına geldi. Önümüzdeki dönemde Türkiye iktidar ve muhalefet olarak ekonominin gerekleri neyse onu yapacak. Son 1 ayda birçok yasayı Meclis’ten geçirdik. Bunların hepsini iktidar ve muhalefet beraber yaptık. Bugün üç parti bir araya gelip Anayasa görüşmeleri yapıyor. Güzel bir ortam oluştu, bunu kaybetmememiz ve kıymetini bilmemiz lazım. 15 Temmuz bizim için yeni bir diriliş vesilesi.
HABERTÜRK