12:02 - Yabancılara konut satışında rekor!
15:11 - Elektrikli süpürge devi otomobil üretecek!
14:15 - TÜRGEV’in sunucuları hacklendi!
12:59 - Twitter’da devrim gibi yenilik!
13:02 - Kaybolan Honor modelini bulana ödül!
11:23 - Uzun zamandır beklenen Samsung Galaxy A8 güncellemesi geldi
15:06 - YSK’dan flaş KHK’lı seçmen kararı!
69. Locarno Film Festivali dün gece başladı.
Bugünü dolu dolu yaşarken geçmişi unutmamak ve geleceği merakla sorgulamak… Locarno Festivali, bu basit yaşam felsefesini en özgün biçimiyle sinema dünyasına yansıtan etkinliklerin başında geliyor. Issız adalara ilişkin, “Yanınızda götüreceğiniz tek kitap ne olur?” diye beylik bir soru vardır. Birkaç hafta önce radyoda dinlediğim Fransız filozof Michel Onfray’nin, “iyi bir sözlük götürürdüm” yanıtını verdiği bu soruyu, “her yıl sadece bir festival izleyecek olsanız hangisini seçerdiniz” diye konumuza uyarlarsak, Venedik’i bile feda ederek, Locarno derdim kuşkusuz. Dün gece, Piazza Grande’deye yerleşen açıkhava sinemasında yaklaşık 7-8 bin kişinin izleyeceği, İskoçyalı genç yönetmen Colm McCarthy’nin (1973) “The Girl With All The Gifts” adlı bilimkurgu türü filmiyle açılan 69. Festival, geçen ay yitirdiğimiz iki usta yönetmeni, Abbas Kiarostami (1940- 2016) ve Micheal Cimino’yu (1939-2016) saygıyla selamlayarak; unutulmaz filmlerinden örnekler sunacak. Her yıl sinema tarihinin farklı sayfalarını açan geniş kapsamlı toplu gösteri bu kez 1950 ve 60’ların Alman sinemasını tanıtacak… Jane Birkin, Roger Corman, Alejandro Jodorowsky, Harvey Keitel ve Stefania Sandrelli değişik ödüllerle Piazza Grande’de onurlandırıldıktan sonra, ayrıca düzenlenen açık hava toplantılarında sinemaseverlerin sorularını uzun uzun yanıtlayacaklar..
Genç sinemanın sesi internet üzerinde de izlenebilecek
Yakın ve uzak geçmişi anımsarken, günümüzün genç sineması, iki ayrı bölümde, farklı ödüller için yarışacak. “Uluslarası Yarışma”da (Concorso internazionale) Altın Leopar ödülüne aday 17 film arasında bulunan Yusuf Şahin’in mirasçısı Yousry Nasrallah yanında, ağırlık yine genç yönetmenlerde. “Günümüzün Yönetmenleri Yarışması” (Concorso Cineasti del presente) bölümündeyse, Arjantin’den Japonya’ya dek açılan geniş yelpazede yer alan 15 film, yeni akımları, biçimsel arayışları ve genç sinemanın sorguladığı dünya gerçeklerini önümüze getirecek.
Bölümde yer alan filmleri izleyebilmek için Locarno’ya gelmeye de gerek yok bu yıl! Dünyanın neresinde olursanız olun, festival boyunca bu 15 filmi internet üzerinden izlemeniz ve oylamanız mümkün. Meraklıların www.festivalscope. com/locarno adresine girerek kayıt olmaları gerekiyor sadece. Her filmi bir kez izlemek ücretsiz, ama her film için en fazla 400 kişiye izleme ve oy kullanma hakkı veriliyor… Bir ilk oluşturan bu girişim, genç sinemayı daha iyi tanıtmak ve sinemaseverleri sinema salonlarında farklı seçimler yapmaya yönlendirmek amacını taşıyan bir deneme… Geçmişte “Sürü”yü (Yılmaz Güney, Zeki Ökten – 1978) ödüllendiren, Fatih Akın’ı ilk filmiyle tanıtan, Erden Kıral, Canan Gerede, Zeki Demirkubuz, Yeşim Ustaoğlu, Tayfun Pirselimoğlu, Özcan Alper, Aslı Özge gibi birçok yönetmenimizi tanıtan Locarno’da bu yıl Türkiye’den gelen bir örnek yok. Reha Erdem’in önceki yıllarda Locarno’ya katılıp katılmadığını tam anımsayamıyorum ama bir ay sonra, son filmi “Koca Dünya”yı, Venedik Festivali’nin “Ufuklar” (Orizzonti) bölümünde merakla, heyecanla izleyeceğiz.