12:02 - Yabancılara konut satışında rekor!
15:11 - Elektrikli süpürge devi otomobil üretecek!
14:15 - TÜRGEV’in sunucuları hacklendi!
12:59 - Twitter’da devrim gibi yenilik!
13:02 - Kaybolan Honor modelini bulana ödül!
11:23 - Uzun zamandır beklenen Samsung Galaxy A8 güncellemesi geldi
15:06 - YSK’dan flaş KHK’lı seçmen kararı!
Erdoğan, Irak’ın Başika talepleri ile ilgili canlı kayıtların olduğunu ve bunların yayınlanacağını belirterek İbadi’ye “Bildiğimizi okuyacağız, haddini bil” yanıtını verdi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı’nda, “Avrasya’da İslam; Din İstismarına Karşı Birlik, Dayanışma ve Gelecek Perspektifi” temalı 9. Avrasya İslam Şurası açılışında konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarının satırbaşları şöyle:
“KLASİK BİR DARBE GİRİŞİMİ OLSAYDI…”
Bu toplantının asıl önemi, Türkiye’de 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişiminin ardından yapılıyor olmasıdır. Ülkemizdeki darbe klasik bir darbe girişimi olsaydı, bu şuranın gündeminde yer almazdı. 15 Temmuz’u farklı ve bu heyet açısından önemli kılan husus; darbe girişiminde bulunanların kendilerini dini bir cemaat, liderlerini de sözüm ona mehdi olarak görüyor olmalarıdır. Darbecileri motive eden, yıllar boyunca kendilerini gizlemek için adeta çift kişilikli bir hayat sürmeye iten, sonuçta kendi milletine ve ülkesine silah doğrultacak, kan akıtacak şekilde gözlerini karartan sebepleri çok iyi tahlil etmeliyiz.
“FETÖ DEAŞ KADAR ÖNEMLİ BİR TEHDİT”
Bu tehdit sadece Türkiye’ye mahsus bir tehdit değildir. İslam coğrafyasını kana ve ateşe bulayan El Kaide gibi DEAŞ gibi bu tür örgütlerin de kendilerince çok ulvi gayelere hizmet ettiğini düşünen kişilerden oluştuğunu unutmamalıyız. Fetullahçı Terör Örgütü, kısaca FETÖ olarak adlandırdığımız yapı, hem itikadi sapkınlığıyla hem de eğitim ve ticaret odaklı yöntemleriyle Müslümanlar ve tüm dünya için DEAŞ kadar önemli bir tehdittir.
Avrasya coğrafyası, FETÖ’nün ülkemiz dışındaki ilk açılım alanı ve en yoğun faaliyet gösterdiği bölgedir. Doğu Avrupa ve Orta Asya’da uzun bir fetret döneminin ardından elde edilen özgürlük ortamı, bu örgüt tarafından alabildiğince istismar edilmiştir. Bölgedeki Müslümanların hizmete, ihyaya, irşada en çok ihtiyaç duydukları bir dönemde öne çıkan bu örgüt, maalesef sadece kendi hegemonyasını kurmak için çalışmıştır. Bu şura vesilesiyle FETÖ’nün gerçek yüzünün Avrasya coğrafyasının her köşesinde çok daha hızlı bir şekilde ifşa edileceğine inanıyorum. Sizlerden, bu gayreti, bu desteği özellikle bekliyoruz, bekliyorum.
“GERÇEK YÜZÜ GÖRÜLEMEYEN FİTNE HAREKETİ”
15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra ağustos ayı başında toplanan ülkemizin önde gelen alimlerini, dini adamlarını ve eğitimcilerini bir araya getiren Olağanüstü Din Şurasında bu konuda önemli tespitler yapılmıştır. Her şeyden önce FETÖ’nün bir cemaat veya dini grup olmadığı üzerinde görüş birliğine varılmıştır. Bu örgüt; dini istismar eden, amaçları için her türlü yöntemi meşru gören, şaibeli kaynakları olan, ümmeti ve tevhidi parçalamak için çalışan, gizli yapısı sebebiyle gerçek yüzü görülemeyen bir fitne hareketidir.
“ÖLEN DE ÖLDÜRÜLEN DE MÜSLÜMAN”
İslam dünyası sadece terörizm saldırısı altında acı çekmekle kalmıyor. Aynı zamanda terörizm bahane edilerek, hem bölünmeye çalışılıyor hem de ağır ithamların hedefi oluyor. Özellikle Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’da, Güney Asya’da yaşanan terör eylemlerinde ölenlere bakıyorsunuz Müslüman, öldürülenlere bakıyorsunuz Müslüman, öldüren ‘Allahuekber’ diyerek öldürüyor, ölen de ‘Allahuekber’ diyerek son nefesini veriyor. Burada çok büyük bir sorun var. Bu durum, terör bahanesiyle İslam coğrafyasını müdahalelere açık hale getiriyor.
“YANLIŞ ANLAMALAR OLABİLİR AMA SÖYLEYECEĞİM”
Mezhepçilik fitnesi, İslam dünyasına müdahalelere kapı açan bir diğer önemli gerekçeyi oluşturuyor. Bugün Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de, geçmişte Lübnan’da, hatta bir dönem Türkiye’de aynı oyun oynandı, oynanıyor. Her fırsatta ifade ettim, burada bir kez daha tekrarlıyorum. Benim, yanlış anlamalar vesaire olabilir ama söyleyeceğim, benim Sünnilik diye bir dinim yoktur, benim Şiilik diye bir dinim de yoktur, benim dinim, din-i mübin olan İslam’dır.
Bazı ülkeler, binlerce kilometre uzaktan gelip Afganistan’da ve daha pek çok yerde, kendine tehdit oluşturduğu iddiasıyla operasyon yapacak, Türkiye yanı başında 911 kilometre Suriye sınırı, 350 kilometre Irak sınırı, buradaki tehlikeye müdahale edemeyecek. Biz bu çarpıklığı asla kabul etmiyoruz.
DEAŞ terör örgütüne karşı yürütülen operasyona öyle veya böyle bir şekilde dünyanın dört bir yanından tam 63 ülke müdahil olmuş durumda. Koalisyon diyorlar ya… Bu koalisyonun içinde 63 ülke var. Suriye’de aynı şekilde benzer bir durum var. Diğer ülkelerde de manzara farklı değil. Bizim Türkiye olarak hem ülkemize yönelik terör tehdidinin kaynaklarını barındırması hem de bin yıllık komşuluk ve kardeşlik hukukumuz gereği meseleye müdahil olmamızı istemeyenler diğer ülkelere ses çıkarmıyor. Halbuki eğer Irak ve Suriye’nin başı dertteyse sorunun çözümü için her türlü çabayı göstermek, tedbiri almak en çok Türkiye’nin sorumluluğudur. Bu, her şeyden önce kardeşliğin, komşuluğun bir gereğidir. Bunun için de bir yerlerden izin almaya ihtiyacımız yoktur, almayı da düşünmüyoruz. Bunun da böyle bilinmesini özellikle ifade ediyorum.
“BİLDİĞİMİZİ OKUYACAĞIZ, HADDİNİ BİL”
Şu anda Irak’ta, yakında da Musul’da yapılacak operasyonlara aynı anlayışla, nasıl Cerablus’ta katıldıysak, nasıl Rai’de katıldıysak, evet şimdi yine söylüyorum. Şahsıma hakaretler ediyor, sen benim zaten muhatabım değilsin, seviyemde değilsin, kıratımda değilsin, kalitemde değilsin, Irak’tan senin bağırman çağırman bizim için hiç de önemli değil, biz bildiğimizi okuyacağız, bunu böyle bilesin. Kim bu? Irak’ın Başbakanı. Önce haddini bil…
“DAVUTOĞLU DÖNEMİNDE TALEPLERİ VAR, YAYIMLANACAK”
Şu anda kendileri Başika üssünü kurmamız için Sayın Davutoğlu döneminde bizlere talepleri var, bunların hepsinin canlı kayıtları var ve bugün yarın bunların hepsi televizyonlarda yayınlanacak. Buna rağmen Başika üssüne girilmiştir, şimdi diyor ki; ‘Buradan çekilin.’ Türkiye Cumhuriyeti’nin ordusu sizlerden talimat alacak kadar kalitesini kaybetmiş değildir. Gereği neyse bunu biz gerektiği şekilde bugüne kadar nasıl yaptıysak yapmaya devam edeceğiz.
“IRAK’A IRAK KALAMAYIZ”
Türkiye’nin, kimsenin bir karış toprağında gözü yoktur, egemenliğinde gözü yoktur. Bin yıldır beraber, kardeşçe yaşadığımız bu coğrafyada kaderimiz de kederimiz de ortaktır. Bizim kendi topraklarımızın güvenliğini sağlamak ve bölgedeki Müslümanların esenliğini istemek dışında bir gayemiz söz konusu değildir.
Irak’taki bütün bu gelişmeler karşısında biz Irak’a ırak kalamayız. Seyirci kalamayız. Oradaki kardeşlerimizin çağrısına sağır kalamayız. Hemen her gün vatandaşlarını PKK ve DEAŞ terörüne kurban veren bir ülke olarak buradaki gelişmeleri çok yakından takip ediyoruz. Suriye ve Irak yönetimlerinin ülkemize yönelik insaf sınırlarını aşan itham ve ifadelerinin hiçbir makul tarafı bulunmuyor. Irak ve Suriye’de terörle mücadele için bulunduklarını söyleyen ülkelerin çoğunun derdinin buralardaki insanlar olmadığını geçtiğimiz 6 yılda yitirilen yüz binlerce can, tahrip edilen koskoca bir tarihle acı bir şekilde hep birlikte gördük. Bu tablo karşısında azıcık vicdanı olan, mensubu bulunduğu dine hürmeti, topraklarındaki mazlumlara saygısı olan kimse Türkiye’ye destek olur, Türkiye’nin önünü açar.
HABERTÜRK