12:02 - Yabancılara konut satışında rekor!
15:11 - Elektrikli süpürge devi otomobil üretecek!
14:15 - TÜRGEV’in sunucuları hacklendi!
12:59 - Twitter’da devrim gibi yenilik!
13:02 - Kaybolan Honor modelini bulana ödül!
11:23 - Uzun zamandır beklenen Samsung Galaxy A8 güncellemesi geldi
15:06 - YSK’dan flaş KHK’lı seçmen kararı!
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri sahiplerini buldu. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki törende ödül sahipleri ödüllerine kavuştu.
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’ni alanlar belirlendi. Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Ödülleri bu sene edebiyat alanında Mustafa Kutlu’ya, tarih alanında Prof. Dr. Kemal Karpat’a, müzik alanında Prof. Dr. Erol Parlak’a,sinema alanında Şener Şen’e, geleneksel sanatlar alanında Feridun Özgören’e verilirken, vefa ödülüne ise merhum Ord. Prof.Dr. Süheyl Ünver layık görüldü.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen törende konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin sadece eğitim ve kültür sanat alanında istenilen noktaya gelemediğini söyledi. Diğer alanlarda olduğu gibi kültür sanatta da kopya çekip, kötü taklitler yapıldığını belirten Erdoğan, “Mevcuda dahi sahip çıkamadık. Bu sürecin sonunda ne özü ne şekli itibarıyla dünyaya söyleyecek sözü olmayan bir ülke ve toplum haline dönüşme tehlikesiyle karşı karşıya kaldık.” dedi.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları:
“Türkiye’nin kültür sanat hayatına katkı sağlayan herkes bu ülkeye çok büyük hizmet vermektedir. Biz bu ödüllerle her biri takdiri ziyadesiyle hak eden kültür, sanat ilim insanlarımıza devletimizin ve milletimizin şükranlarını sunmayı amaçlıyoruz. Şüphesiz onların gerçek yeri milletimizin gönlüdür. Cumhurbaşkanlığı olarak hiçbir saplantıya kapılmadan, tamamen kültür ve sanat insanlarımızı takdir amaçlı bu ödülleri veriyoruz. Geçmişte dağınık bir şekilde yapılan bu değerlendirmeleri artık Cumhurbaşkanılığı bünyesinde topladık.
Kültür sanat alanında gelişemeyen bir ülkenin gerçek manada bağımsız olabilmesi en azından bağımsızlığını sürdürebilmesi mümkün değildir. Ülke olarak bu gerçeği yeteri kadar idrak edemediğimizi kabul etmek mecburiyetindeyiz. Bu ödüllerimizin değerlerimizi önce kendi insanımıza sonra bütün dünyaya tanıtmada arzu ettiğimiz neticeyi almasını temenni ediyorum.
YÖK’E MÜZİK ÜNİVERSİTESİ TALİMATI
Bu yılki ödüller Edebiyat alanında sayın Mustafa Kutlu, tarih alanında Kemal Karpat’a , Müzik alanında Erol Parlak’a, Sinema alanında Sayın Şener Şen ve Geleneksel sanatlarda Ferudun Özgeren’e verildi. Vefa Ödülü ise Sayın Süheyl Ünver’e verildi. Sayın Erol Parlak konuşmasyla bize önemli bir yük yükledi. YÖK Başkanımız da bir müzik üniversitesi kurulması için çalışmaları başlatması lazım. Ödülleri alan herkese şükran ver tebriklerimi iletiyorum.
MUHTEŞEM BİR MEDENİYET ÜZERİNDE OTURUYORUZ
Yaşadığımız coğrafyada 200 yıllık Selçuklu, ardından 600 yıllık Osmanlı ve bir asra yaklaşan Cumhuriyet tecrübeleriyle yaklaşık bin yıllık bir geçmişimiz var. Medeniyet müktesebatımız çok daha geniş bir coğrafyayı kaplıyor. İnsanlığın en kadim yerleşim yerlerinden olan coğrafyamızın da kendi içinde çok zengin bir geçmişi bulunuyor. Bu muhteşem tarih, kültür ve medeniyet üzerinde oturuyoruz. Son 200 yılımızın bizi götürdüğü yer “Kökü mazide olan ati” anlayışıdır. Sanat, bilim, kültür bir anda üretebilen kıymetler değildir. Hepsinin arkasında güçlü bir birikim vardır.
KOPYA ÇEKTİK, KÖTÜ TAKLİTLER YAPTIK
Türk Sanat Müziğimizi kaybederken türkülerimizi muhafaza edemezsiniz. Divan şiirini unuturken hece şiirimizi canlı tutamazsınız. Kültür ve sanat eserlerinin her biri birbirini besleyen, ayakta tutan unsurlardır. Gerileme ve çöküş başlayınca hiçbiri bunun dışında kalamaz. Türkiye ve Türk Milleti olarak böyle bir felaketi ne yazık ki, kısmen yaşadık, yaşıyoruz.Arka arkaya maruz kaldığımız travmalar bizi beka sorunumuza o kadar odakladı ki diğer alanlara çok yönelemedik. İletişim imkanlarının böyle geliştiği bir dönemde kendimizi cam bir fanusun içine hapsedemeyiz. Diğer alanlarda olduğu gibi kültür sanatta da üzülerek söylüyorum kopya çektik, kötü taklitler yaptık. Mevcuda dahi sahip çıkamadık. Bu sürecin sonunda ne özü ne şekli itibarıyla dünyaya söyleyecek sözü olmayan bir ülke ve toplum haline dönüşme tehlikesiyle karşı karşıya kaldık.
TAKDİRE ŞAYAN ESERLER SINIRLI KALDI
Bugüne kadar hiçbir şey yapılmamıştır denemez. Elbette çok güzel, önemli takdiri şayan kültür eserleri ortaya konmuştur. Ama bunların hepsi çok sınırlı bir alanda kalmış, kendi toplumuna dahi ulaşmakta zorlanmıştır. Siz kendi mimarinize sahip çıkmazsanız, vizyon ve model ortaya koymazsınız kendinizi gecekondulara, çirkin betonarme binalarına, modern görünümlü çelik ve cam yığınlarına mahkum olmuşsunuzdur. Bunu yapanlar sadece “para, para, para” diyorlar.
EĞİTİM VE KÜLTÜRDE İSTEDİĞİMİZ NOKTAYA GELEMEDİK
Sadece iki alanda arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamamış olmaktan dolayı fevkalade üzgünüm. Bunlardan biri eğitim diğeri kültür sanattır. Bu iki alanı önceliklerimizin en başına çıkarmak mecburiyetimiz olduğuna inanıyorum. Rahatsızlığı sebebiyle aramızda bulunamayan hikayelerde kimi zaman iyiler ölmez, kimi zaman beyhude ömrüm diyerek bizim insanımızı anlatmıştır. İyisiyle, kötüsüyle her insan Mustafa Kutlu hocamızın hikâyelerinde yer bulur. Mustafa Kutlu hocamız iyi ki varmış ve iyi ki yazmış diyoruz.
TARİHİYLE BARIŞIK MÜNEVVERLERE İHTİYACIMIZ VAR
Kendi kültür, sanat, ilim eserlerimizle tüm dünyada konuşulacağımız günlerin yakın olduğuna inanıyorum. Kalıcı olana, baki olana kültür ve sanatı irfan ve hikmetle yoğurarak ulaşabiliriz. Milletine hor bakan, tepeden bakan saplantılı aydınlar değil kendi tarihi ile barışık münevverlere ihtiyacımız vardır. Kültür, sanat, ilim üretimi krizinden de ancak bu şekilde kurtulabiliriz. Cumhurbaşkanı olarak bu yolda yapılan tüm çalışmalara destek oluyorum ve destek olmaya da devam edeceğim.”