12:02 - Yabancılara konut satışında rekor!
15:11 - Elektrikli süpürge devi otomobil üretecek!
14:15 - TÜRGEV’in sunucuları hacklendi!
12:59 - Twitter’da devrim gibi yenilik!
13:02 - Kaybolan Honor modelini bulana ödül!
11:23 - Uzun zamandır beklenen Samsung Galaxy A8 güncellemesi geldi
15:06 - YSK’dan flaş KHK’lı seçmen kararı!
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’nin Paris Büyükelçilği’nde Türk basın mensuplarıyla bir araya geldi.
CPFA’da konuşmasının Ortadoğu üzerine olduğunu, bugünkü ve gelecekteki Ortadoğu’nun tartışıldığını belirten 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Fransızlar, Ortadoğu ve İslam alemi ile yakından ilgili; onlarla düşüncelerimi paylaştım. Tarihimize utanç sayfası olarak geçen 15 Temmuz darbe teşebbüsü ile ilgili herkesin kafasında birçok soru vardı. Hepsini doğru bir şekilde bilgilendirmeye çalıştım. Konseydeki konuşma gayet faydalı oldu kanaatindeyim” dedi.
“Çılgınca, haince bir grup cuntacı”
Abdullah Gül açıklamalarına şöyle devam etti: “Cumhurbaşkanlığım süresinde doğuda ve batıda gittiğim ülkelerde gazeteci ve aydınlar ‘ülkenizde darbe olur mu’ sorusu sorardı. Buna da samimi olarak “Biz AB ile müzakereler yapan bir ülkeyiz. Sivil ve askeri reformlar yaptık” derdim. Komuta kademesini de yakından tanıdığım için buna hiç ihtimal vermezdim. Büyük bir şok yaşadık. Bu çağda çılgınca, akılsızca, haince, komutanların katılmadığı bir grup cuntacının önemli mevkilere sızarak, kendilerini saklayarak böyle bir aptallığı yapılacağını hiç tahmin edemezdik. Türk halkının, komutanların, cumhurbaşkanının, hükümetin dirayetli dik duruşu darbenin gerçekleşmesini önlemiş oldu. Bu işi yapanların iki yüzü var; bir yüzü topluma karşı sivil toplum örgütleri şeklinde. Bir de sinsi, takiyeci, soğuk savaş dönemlerinin metotlarını benimseyerek önemli yerlere sızma şeklinde örgütlendiklerini gördük. Böyle bir olaydan sonra hükümet, muhalefet, siyasi partilerin demokrasi yanında sağlam bir duruş koymuş olmalarının çok iyi fark edilmesi gerektiğini hatırlattım.”
Avrupalı liderlerden o gece ya da ertesi gün bir geçmiş olsun telefonu alıp almadığı yönündeki soruyu yanıtlayan Gül, “Ben herhangi bir tepki almadım. Öncelikle bütün bu ülkelerle Türkiye çok yakın olmuştur. Beraber olduğumuz bir dünya. Realist olmak gerekir. Türkiye’nin bazı politikaların uygun görmeyebilirler. 15 Temmuz’dan önce de bütün bu kaygılarını, bu hissiyatlarını bir tarafa koyup seçilmiş bir hükümetin yanında olduklarını, darbe girişiminin karşısında olduklarını belirtmediler. Şimdi yavaş yavaş görüyorlar. O gün çok güçlü bir şekilde darbeye karşı durmaları gerekirdi. Bunu yapmış olsalardı Türkiye’ye çok daha yardımcı olabilirlerdi. Üzücü bir şey” dedi.
“OHAL’lerin en kısa süre içinde bitmesi arzulanır”
“Olaydan önce Türkiye’de siyaset çok kutuplaşmıştı, çok bölünmüştü, gergindi. Böyle bir olaydan sonra hükümet-muhalefet, bütün siyasi partilerin bir araya gelmiş olmasının ve hepsinin demokrasinin yanında sağlam bir duruş ortaya koymuş olmalarının değerinin fark edilmesi gerektiğini hatırlattım” ifadesinde bulunan Gül, “Bir olağanüstü hal yaşayan ülkeden, başka bir olağanüstü hal olan ülkeye indim. Bunların en kısa süre içinde bitmesi arzulanır. Bunun için gayret sarf edilir. Çünkü Türkiye’nin bütün geleceği güçlü demokrasi. Evrensel standartları tutturmuş bir demokrasi hukukunun olduğu, reformların devam ettiği bir demokrasi. Türkiye’nin serveti dinamik nüfusuyla, yüksek demokratik standartlar bir araya geldiğinde, o zaman Türkiye’nin potansiyel enerjisi kinetik enerjiye dönüşüyor” şeklinde konuştu.
“İşgal altındaki Filistin toprakları kurtarılmalı”
Orta Doğu’da meseleler konuşulurken Filistin’in gözardı edildiğini belirten Gül, “Filistin-İsrail meselesinin unutulmaması gerekir. Kenara koyulacak bir mesele değildir. İşgal altındaki Filistin topraklarının kurtarılması ve işgal altında yaşanan insan hakları acılarının sona ermesi… Bu bitmediği sürece, dünyanın birçok yerinde aşırı akımlara kaynak olmakta. Dünyanın vicdanının olmadığı, bu tip yaralara duyarsız olduğunu gösterdiği sürece, içerisinde radikalizm daima gelişir. Bunun unutulmaması gerekir; tekrar canlı tutulması ve çözülmesi için gayret sarf edilmesi gerekir. BM ve AB desteği ile böyle bir barışın sağlanması, dünyadaki kültürel çatışmaları rahatlatır ve dünyanın vicdanı olduğu ortaya çıkar. Dünyada büyük bir parametre değişikliği olur” ifadelerini kullandı.
11. Cumhurbaşkanı Gül daha sonra, Paris Büyükelçiliği Rezindansı’nda onuruna verilen resepsiyona katıldı. Resepsiyona katılan Türk ve Fransız davetlilere teşekkür eden Gül, Türkiye ve Fransa arasındaki her zaman köklü ilişkiler olduğunu ve iki ülke arasındaki işbirliğinin devam etmesi gerektiğini belirtti.
HABER 7